23 Temmuz 2010 Cuma

Gidişat

Uzun aradan sonra günlüğüme birşeyler yazmaya fırsat buldum. Mayıs ayında seyahate çıktıktan sonra boşladım yazmayı. Bir kere ara verince de üşeniyor insan :) Ama günlük tutmanın diyete çok yardımı oluyor, o yüzden devam etmeye çalışacağım. Bu sürede en son 90 sınırına gelmiştim. Ama çocuklardan çok bunaldığım dönem diyetinin ucunu bırakır gibi oldum. 2-3 hafta içinde 3 kilo aldım tekrar :( Sonra baktım böyle olmuyor diyetisyene gitmeye başladım. Yaklaşık 5 haftadır devam ediyorum, durum özetle fena değil. Daha geniş zmanımda ayrıntılı yazacak ve diyet hikayeme devam etmeye çalışacağım. Gerçi bizimki bu gidişle hikaye değil diyet destanı, diyet menkıbesi gibi bir şey olacak :)))

13 Mayıs 2010 Perşembe

Durmak Yok Yola Devam

10 Mayıs Pazartesi günü rutin tartı günümdü. Ondan haftaki hafta doğum günüm vardı, eşimnden tek istediğim "çocuklar tarafından rahatsız edilmeden, etrafımda bıcır bıcır sesler olmadan, buz gibi soğumadan" bir yemek yiyebilmekti. Nerede yediğimin hatta ne yediğimin bile fazla önemi yoktu. Güzel bir yemek yedik, kendime sınır koymadım yemekte :) Ardından evde pasta kestik, pastalardan da (eşim 2 adet almış)yedim bir güzel. Bir gün sonra öğle yemeğinde 2 dilim pizza yedim, akşamları kabak çekirdeği, tuzlu fıstık ve meyve ile gece öğünü yaptım. Yani kaçamaklarla dolu bir haftaydı.

Bu haftanın sonunda tartıya çıktığımda önce gözlerime inanamadım; 91.5 gösteriyordu. Bu kadar kaçamakla bunun doğru olmayacağını düşündüm ve tekrar çıktım bu sefer 92.2 çıktı. Dijital tartılarda oluyor böyle ayarsızlıklar ama bu da fazla geldi, bekledim tekrar denedim 92. İkinci kere denedim gene 92. Eh bunu kabul ettim. 700 gr gene de fena değil.

Daha önce pek umursamadığım ince bedenli yaşıtlarım son 1-2 haftadır dikkatimi çekmeye başladı. Benim gibi küçük çocukları olan, buna rağmen ince olan kadınları dikkatle incelemeye başladım. Örneğin dün 3. bebeğini 1 ay önce doğurmuş, uzaktan selamlaştığım bir komşumu gördüm. Rahatlıkla 38 bedene girebilir, fazla kilosu yoktu hatta göbeği bile yoktu. Kıskançlıkla değil ama hayretle baktım. Ben ne kadar abartmış olabilirim ki bu kadar kiloluyum onların yanında. Ya da onlar süper mi sağlıklı besleniyorlar? Hiç mi kilo almıyorlar? Genetik desem; annem zayıf babam zayıf, çocukluğum genç kızlığım zayıf. Ne bileyim çabasızca o kadar zayıf olmak imkansız gibi göründü gözüme.

Yaklaşık 6 kilo vermiş olmama rağmen görünürde sanki hiçbir fark yok. Neyse moral bozmayalım; 300-500 gidiyor birşeyler, durmak yok yola devam :)

4 Mayıs 2010 Salı

Son Durumlar

Dün tartı günüydü. Tartıya hayal kırıklığını göze alarak çıktım. 92.7 çıkınca şaşırdım, gram gram gidiyorken kilolar bu hafta neden daha fazla verdim bilemiyorum, belki de sadece su kaybıdır. Gene de toplamda 5 kilo kaybettiğim için mutluyum.

Diyette son durum diyeceğim ama bu yaptığıma diyet demek de mümkün değil ki. Daha ziyade yediklerimi azaltmak, dikkat etmek gibi açıklanabilir. Benim kadar kilosu olan bir insanın kesinlikle uzak durması gereken bazı yiyecekleri bile (cips, baklava vb.) az miktarda tükettiyorum, saatlere uymak, az ama sık yemek önemliyken bunları yapamıyorum, spor zaten yok, suyu da gene azalttım. Bunlar hatalı yönler, olumlu yönleri de sıralayayım. Bol yeşillik yiyorum, mutlaka kahvaltı ediyorum. Ana öğünleri -özellikle sabah ve akşam öğünlerini- sağlıklı ve dengeli yiyorum. Çok sakıncalı yiyecekleri yesem de sınırı aşmamayı başarıyorum. Örneğin hafta içi misafir ağırladım, tabak dekorasyonu için cips almıştım, ertesi gün 7-8 tane yedim ama koca paketi önüme alıp bitirmedim. Ya da onların getirdiği baklava 4 gündür duruyor toplamda 2 adet + 1 ısırık yedim. İstediğim derecede olmasa da irade sergiliyorum yani.

Şimdilik böyle devam edeyim diyorum, kurdeşen döktükten sonra kendimi fazla sıkmak istemiyorum, bu şekilde hem yiyip hem yavaş da olsa kilo kaybına devam edersem ne ala :)

28 Nisan 2010 Çarşamba

İlk Ay Geçti

Bir ay sonunda tam 3 kilo verdim. Çok iyi değil ama çok kötü de değil. İlk aylarda en az 4 kilo hedefini tutturmak istiyordum aslında ama yazdığım tüm yazılardan anlaşıldığı gibi diyeti olması gerektiği gibi uygulamıyorum, disiplinli davransam 5 kiloyu bulurdum. Hadi kendimi kandırmayayım, ürtiker tedavisi olmasa, o haftalar deli gibi su içip çok sıkı diyet yapmasam bu şekilde anca 1 kilo verebilirdim.

Neyse gene de hiç yoktan iyidir diyelim ve biraz da kendime gaz vereyim: Hadi gayret, devam et, başaracaksın :)

Unutmadan yazayım pazartesi günü tartıda 94.4 geldim, tahminim tutmadı yani :) İkiyüz gramcık da olsa vermişim gene.

25 Nisan 2010 Pazar

Olmuyor Galiba

Hafta boyunca diyete pek uymadım. Baştaki kadar su tüketmiyorum, diyette yememem gereken şeyler yiyorum. Bunları bir sonraki öğünde ya da ertesi gün çok dikkatli yiyerek dengeleyemiyorum. Özellikle son iki gündür iyice boşladım.
Dün yemeğe gitmiştik arkadaşlarımıza, orada yemekte pilav, kremalı-kaşarlı patates gibi diyete uymayan garnitürleri yedim. Sırf bu olsa neyse diyeceğim, sonradan tatlı olarak gelen karamelli cheesecake'ten bir tam dilim, ilaveten kızımın yemediği yarım dilimi mideme indirdim. Yanındaki kaymaklı ekmek kadayıfınından bir çatal alıp bıraktım ama itiraf edeyim beğenmediğim için. Güzelinden olsaydı onu bile yerdim herhalde. Geceyarısından sonra da meyve ikram edildi, onu da yedim.

Dün böyle geçmişken bugün kalorileri sayarak, çok daha az karbonhidrat alarak beslenmeliydim ama sıkı bir kahvaltı ardından sitenin yeşil alanlarında piknik yaptık. Piknikte "ben yemeyeyim" dedim ama bir kıymalıdan bir peynirliden bir kuşbaşından tadayım derken neredeyse yarım pideyi yemiş oldum. Yanında annemin yaptığı domates soslu karışık kızartmadan 1 dilim ekmek eşliğinde yedim ve üzerine bir avuç antep fıstığı yiyip light bira içtim.

Hafta boyu da kaçamaklarım oldu. Eskiye oranla hem miktarı hem yediğim şeylerin kalorilerini (son iki gün hariç) oldukça azalttım, kendime haksızlık etmeyeyim. Ama bu yeterli değil farkındayım. Belki sadece 5 kilo fazlam olsayı böyle 4-5 ay devam edip hareketi artırarak sonuç alabilirdim ama benim durumumda yeterli değil. Disipline olamıyorum ve bana diyetisyen yolları görünüyor gibi. Gene de son bir gayret önümüzdeki haftaya bakacağım. 19 Nisan Pazartesi tartıldığımda 94.6 idim, yani hafta boyunca sadece 400 gr. vermiştim. Yarın tam bir hafta olacak ve tartı günü, buradan bir tahmin oyunu oynayayım bakalım tutturabilecek miyim? Bence yarın tartıldığımda 94.7 geleceğim. Ne kadar yaklaşabildim merak ediyorum doğrusu :) Yarın sabahı beklemeden gidip tartılsam hemen öğrenirim değil mi? Ama bu hiç bana göre değil, zaten tok karnına tartılmak doğru sonucu vermeyecektir, bu yüzden sabahı bekleyeceğim.

Yazarken gülümsüyorum bir yandan, insanın 90 kiloyu geçkin olması gene de gram hesabı yapması ne komik. Devede kulak misali. Ne yapalım damlaya damlaya göl olurmuş :)

19 Nisan 2010 Pazartesi

Üçüncü Hafta

Diyette 3. haftayı bugün doldurdum. Yarın 4. haftanın ilk günü olacak ve tartı günü. Ne yazık ki bu hafta pek parlak geçmedi. Dikkat etmeye çalıştım, her zamankinden daha az yedim vb. ama gerçek anlamda diyet yapmadım.
İlk iki hafta ürtiker tedavisi ve aldığım kortizonlar yüzünden çok dikkat etmiştim, bu sebeple kilo kaybım olmuştu ama bu hafta fazla umutlu değilim. İçli köfteyi yaptığımız gün adamakıllı yedim, gerçi bunu telafi etmek için ertesi gün çok az yedim ama.. Sonraki günler de akşam kuruyemiş türü birşeyler atıştırdım, örneğin bugün akşam yemeğinde fırında makarna, mercimek köftesi yediğim yetmezmiş gibi gece çocukları yatırdıktan sonra badem, tuzlu fıstık ve portakal yedim. Kuruyemişleri avuç avuç yemesem de 4-5 adet gibi çok sayılı miktarda da değildi. Uzun lafın kısası bu haftaki diyet diyet gibi değildi. Bir ümidim bu hafta bedensel aktivitenin daha fazla olması. Bakalım yarın tartı ne gösterecek?

13 Nisan 2010 Salı

Diyet Listem

Diyetisyene gittiğimde aldığım listeden ve bu listeyi baz alarak beslenmeye çalıştığımdan bahsediyorum hep. Listemi buraya da yazmak istedim. Tabi şunu belirtmek lazım bu liste benim yaşıma, kiloma, yağ oranıma, beslenme alışkanlıklarıma göre hazırlandı. Ama porsiyon ölçüleri, sağlıklı beslenme seçimleri vb. bakımından pek çok kişiye uygun olduğunu sanıyorum.

Diyetisyenim ilk randevuda detaylı sorular sormuş ve hedeflediğim kiloyu öğrenmek istemişti. 'Tabi hayalimde 36 bedene inmek, incecik olmak var ama gerçekçi bir hedef koymam gerekirse 60'lı kiloları görmek isterim' demiştim. O da bana çocuk doğurmuş olmak, yaş, yaşam tarzı vb. etkenlerle metabolizmanın değiştiğini, üniversite yıllarındaki gibi 56-57 kilo olmamın mümkün olmadığını (teknik olarak tabi mümkün de hedef seçmek için mantıklı değil) vücudumdaki kas-su-yağ dengesinin de değiştiğini ve o zamnki 56-57 kilonun bu yaşımda 65 kiloya denk gelebileceğini belirtti. Yani hem sağlıklı sınırlar içinde olması hem de dış görünüş açısından beklentiyi karşılaması açısından nihai hedef olarak 65 kiloyu belirlemiştik. Bana 30-40 kilo veren danışanları (hasta yerine danışan diyorlar, malum doktor olmadıkları için) belirtmişti.
Diyetisyene gidip her hafta tartılmak, sorularına cevap bulmak, gerekirse listede değişiklikler yapmak, yağ ve suyu ölçtürmek, su kaybını değil yağ kaybını sağlamak çok faydalı. Örneğin ben kaybettiğim kiloların tamamını yağdan vermiştim bunu da diyetisyenime borçluyum. Üstelik vücudun direndiği noktalarda bir kaç günlük şok uygulamalar ya da az yağ yaktığın haftayı telafi etmek için diğer hafta sebze ağırlıklı beslenme planı, gerekli gösdükleri noktada 'biraz hafifletelim koruma programına geçelim' vb. önerilerle diyeti sürekli değiştirip geliştiriyorlar. Yani bir liste verip işte bu, bunu uygulayacaksın diye bitmiyor. İşinin ehli, eğitimli, deneyimli bir diyetisyenin bence faydası var.
Ama sonuca gelip dayanırsak iş insanda bitiyor. Bu sefer diyetisyenimin önerilerine ve listesine sahibim diye kendim çabalamaya başladım ama baktım olmuyor gene diyetisyen desteği de alacağım. Bu konuda şöyle karar verdim 1 ay sonra en az 4 kilo verememişsem, diyetin ucunu iyice bırakmışsam bir diyetisyenin kapısını çalacağım. Buraya tarihini de 15 Mayıs 2010 olarak yazayım da tam olsun bari :)

Bu uzun girizgahtan sonra işte temel listem:

Sabah: Elma suyu (ben çay sevmediğim için)
2 dilim taze kaşar peyniri
2 dilim tam buğday ekmeği (Uno)
Domates (ben domates yemediğim için salça), salatalık, bol maydonoz
*Bunu yağsız tost olarak da, ekmek peynir olarak da yiyebiliyordum. Değişim istediğimde 1 yumurta, 1 dilim peynir, domates biber maydonoz karabiber vb. katarak yaptığım omlet yanında 2 dilim tam buğday ekmeği ile yiyebiliyorum. BAzı sabahlar 2 dilim ekmek yerine yarım simit yiyebiliyorum.

*2 saat sonra
Ara: Meyve (1 kivi ya da 1 küçük elma)

2 saat sonra
Öğle : 1 porsiyon sebze yemeği (6 yemek kaşığı dolusu)
Yoğurt (1 su bardağı dolusu kadar olmalı)
Salata (Tercihen bol yeşillik)
2 dilim tam buğday ekmeği veya 4 yemek kaşığı dolusu bulgur pilavı veya 1 kupa haşlanmış makarna
*Başlangıçta kremasız, ağır olmayan bir kase çorba da içilebilir bu durumda ekmeği 1 dilim azaltıyoruz.

2 saat sonra
Ara: Meyve (1 armut ya da 1 elma)

2 saat sonra
Ara: 6 adet badem ya da fındık ya da bunların yerine 3 adet kuru kayısı

2 saat sonra (en geç 20.00'de)
Akşam: 3 köfte kadar ızgara veya haşlama veya fırında et. (beyaz ya da kırmızı) veya 1 porsiyon balık veya 8 yemek kaşığı dolusu kurubaklagil yemeği
1 kase cacık veya 1 bardak ayran
Salata (bol yeşillikle)
2 dilim tam buğday ekmeği veya 4 yemek kaşığı dolusu bulgur pilavı veya 1 kupa haşlanmış makarna
*Başlangıçta kremasız, ağır olmayan bir kase çorba da içilebilir bu durumda ekmeği 1 dilim azaltıyoruz.

En geç 21.30'da
Ara: Meyve (15 adet kiraz ya da 10 adet yeşil erik ya da 1 dilim karpuz)

Günde en az 6-8 bardak su ve 2-3 fincan şekersiz yeşil çay

Temel liste bu ama yemek değişimleri yapmak, kuruyemiş (örneğin 1 çay bardağı ayçiçeği), meyve eklemeleri yapmak, öğleyin farklı bir alternatif olarak az yağlı kısır yapmak gibi alternatifler de vardı. Bunları o haftaki durumuma, yağ kaybıma göre dengeliyorduk. Ayrıca bazı sebze ve meyvelerde yasak vardı. Bunların neden yasak olduğunu tam hatırlayamıyorum snırım glisemik indeksi yüksek olduğu içindi. Yasak olanlar: Patates, bezelye, kereviz, yer elması, havuç, enginar, havuç, turp, kırmızı lahana, mısır. Ancak ben şimdiki diyetimde çiğ olarak bu sebzeleri tüketiyorum.

Acı Gerçek !

Dün çocukları annemlere bırakıp dolaşma şansım oldu. Ben de bu şansı Kadıköy'de gezinip biraz da alışveriş yapmak için kullanmak istedim. Özellikle penye tunik, kalçayı kapatabilecek dökümlü gömlek ya da yelek gibi birkaç parçaya ihtiyacım vardı. İkinci doğumum sezeryan olduğu için göbek problemim de var çünkü, mevcut yazlık kıyafetlerim bunu istediğim gibi örtmüyor. Eskiden kilolu da olsam göbeğim fazla değildi (vücuduma oranla yani)

Herneyse bu gezinti bana acı gerçekleri güzeeeelce gösterdi. Ben gerçekten şişmanmışım, kendimi nasıl kandırıyormuşum! İnsan kendini ne de olsa dışarıdan bir gözle göremiyor, her gün aynaya bakıp yavaş yavaş kilo aldıkça da sanıyorsunuz ki tombullaştınız. Oysa bildiğin obezmişim işte. Bense vücut ölçülerim orantılı, eşit kilo alıyorum, şu kadar kiloyum ama bu kadar gösteriyorum falan sanıyordum. Ama denediğim hiçbir şey olmadı.

Öncelikle Bahariye'de dolaştım, çeşitli mağazalara girdim ama bedenime göre bir şey bulmam mümkün olmadı. Yani 3-5 parça çıkmıştır belki aradan dökümlü hırka vb. ama ihtiyacımı karşılayan bir şey yoktu. XL gömlekler bile kavuşmadı. Salı pazarı yakınlarına doğru yürüdüm, 'sokak aralarında ihraç fazlası satan dükkanlar çoğalmış oralara bakayım' dedim. Epeydir gelmiyodum gerçekten çok sayıda mağazada parçası 10-20-30 liraya penyeler; 30-40 liraya elbiseler satan çok sayıda dükkan var. 20'li yaşlara hitap eden renk ve desen ve bedenlerde çok güzel şeyler vardı hatta etiketlerini görüp şaşırdığım, Türkiye'de iyi bilinmeyen ama yurdışında kalburüstü mağazalarda satılan pek çok marka ürün de vardı. Bunların arasında büyük beden bulmak mümkün ama renk ve model olarak istediğim gibi şeyler bulamadım. Denemek için birkaç parça seçtim ama hangi beden olduğumu bilmiyorum, 44 küçük gelir herhalde dedim içimden 46 beden aldım denemek için. (Pantolon) Ne 46'sı 48 bile küçük geldi :(((( Hiç bu kadarını tahmin etmiyordum. Epey bozuldum, durumun vehametinin farkına vardım. Hala hamile pantolonlarımı giydiğim için ne hale geldiğimi fark etmemişim.

Peki farkına vardım da ne oldu? Mutlaka kilo vermeye karar verdim. İlk etapta 12-15 kilo bile beni epey rahatlatır. Ama fazlasını da vereceğim. İyi de 'ainesi işdir kişinin lafa bakılmaz' denmez mi? Bu duruma rağmen akşam eve gelip gece yukarıda anlattıklarımı yemem, bugün 'canım istedi' diyerek içli köfte yapmaya niyetlenmem (sabahın köründe kıymayı çıkardım buzluktan) oluyor mu? Olmuyor! Ama şunu söyleyebilirim tam kontrol edemesem de kendimi ipin ucunu bırakmayacağım. Bakalım gelecek hafta neler gösterecek?

*Bu arada içli köfteyi ilk defa deneyeceğim, köfteleri fırında (sini köftesi deniyor) ya da yuvarlamayı becerebilirsem haşlayarak pişireceğim ve azzzzz yiyeceğim :)

**Yazmayı unuttum: Kadıköy'de Salı pazarı yakınlarındaki sokaklarda sadece büyük bedene özel mağaza ve dükkanlar da var. Gerçi satılanlar model olarak hiç hoşuma gitmedi ama başka çaresi olmayan insanlar için gene de seçenek. Birkaç dükkan 'battal beden' satıyordu, 5XL, 6XL kıyafetler gördüm ya; bunu da görmedim demem artık. Bunlardan birinde 'Bu büyük sayılmaz içeride daha büyükleri var' yazan pankart iliştirip vitrine koymuşlardı, içerdekileri tahmin edin artık. Ben siyah bir tunik, şal desenli bir bluz ve askılı bir elbise aldım gezdiğim mağazalardan, günü böyle kapattım.

Nasıl Gidiyorum?

Cevap orta karar.
Ürtiker tedavisi sona ermek üzere, bugün yarım tablet kortizon aldım son defa, allerji haplarını da bıraktım 2 gün önce. Kortizon mutlaka yavaş yavaş azaltılarak bırakılırmış o yüzden 1 haftadır hiç şikayetim olmadığı halde (kızarıklık yok, kaşınma yok vb.) önce 1.5, sonra 1 en son da yarım tablete düşürerek kortizonu bırakıyorum. Kortizon bana tuz atmadan yemek yemeyi öğretti. Artık hiç tuzsuz yerim diyemem ama ciddi olarak tuzu azaltabilirim en azından pişerken atılanla yetinirim. Diğer yandan çok su içtim bu dönemde. Oaa da bünyem alıştı, bu da olumlu.
Kortizonun şişirmesinin yanı sıra en olumsuz etkisi iştah açması. Gerçi ben kısa süre kullandım, şişlik vb. olmadı ama iştahım arttı gerçekten, sürekli atıştırmamak için kendimi çok zor tuttum. Aslında tam olarak tuttum da diyemem de daha masum şeyler yemeye çalıştım. Pişmemiş sebzeler (mor lahana salatası, salatalık, havuç vb.) favorim oldu. Özellikle her çeşit yeşillikle yaptığım keçi peynirli salatalar hoşuma gitti. Ama bunların yanında tuzsuz galeta, tahıllı ekmek gibi karbonhidratlar da yediğim için diyete tam uymadım.
Yani süper disiplinli gitmiyorum; örneğin dün gece karnım acıkınca yeşillik ve peynir aldım, 2 dilim ekmekle yedim. Oysa akşam yemeğinde ekmek hakkımı kullanmıştım. Bir de yanında 4-5 dilim çiğ sucuk yedim :( üzerine de elma ile portakal. Gece yemek için oldukça ağır, miktar olarak da fazla bir öğündü yani. Dikkat etmeye çalışıyorum ama orasından burasından tavsatırsam olmaz.
Peki kilo durumu? Dün tartı günüydü tam 95 gösterdi. Yani 1 haftada sadece 200 gr verebilmişim. Sebebi yukarıda anlattığım disiplinsizlik sanırım.

6 Nisan 2010 Salı

Neler Oldu Neler

Bir heves yazmaya başladıktan sonra devam edemedim ne yazık ki çünkü bu arada ürtiker oldum. Çok şiddetli ve dirençli bir tip olduğu için bu hafta tüm hayatımı etkiledi bu durum. Buyrun ayrıntılar:

Diyette ilk hafta..

Buraya yazdığım gecenin sabahında ilk iş tartıldım. Evdeki dijital tartıda 97.4 geldim :( İki gün önce 96 küsur geldiğim için çok takılmadım gene kilo aldım diye. Bu kiloyu başlangıç kilosu olarak baz almaya ve haftada 1 gün tartılmaya karar vererek başladım diyete.

İlk gün yemek hazırlarken tabağa koyduğum yoğurdun kaymağından atmıştım ağzıma onun dışında listeme sadık kaldım. (Bu liste, daha önce gittiğim diyetisyenin verdiği ve benim diyetim boyunca rehberim olacak liste. Listeyi ayrı bir başlıkta detaylı yazacağım.)

İkinci gün gene önemli bir falsom olmadı, ama çocuklarla ve günlük işlerle ilgilenirken listeye uymak zor oluyor, çünkü en önemli olan şey zamanında öğünleri almak ve bol su içmek oysa ben öğle yemeğini saat 4'te yiyebildim.

Üçüncü gün hafif tavsamalar oldu mesela evde yaptığımız kekten 2 dilim yedim, akşam yemeğinde ekmek yemeyerek telafi edeyim dedim ama az da olsa ekmek yedim gene.

Ürtiker döktüm!

Üçümcü günün gecesinde oldukça yoruldum iki ufaklık da mızmızlık etti, babaları erkenden (21.30) uyuduğu için ikisini de idare etmek, yedirmek, temizlemek, giysi değiştirmek, uyutmak vb. bana kaldı ve bunları aynı anda yapmak buraya yazıldığı kadar kolay olmuyor. Kan ter içinde ikisini de yatırmayı başardığım zaman saat 23.00 olmuştu. Gece öğününde meyve var aslında ama sabah da elma yemiştim ve farklı bir şey baktım. Önce çekirdek aldım önüme (1 çay bardağı kadar yiyebilirim listeme göre), onu yedim kesmedi, ben de kalorisi az olur diye dolaptaki lor peynirinden maydonozla beraber yemeğe karar verdim. Onu yedim, tv seyrederken gerdanımda ve boynumun altında hafif kabartılar oldu, kaşınıyordu da. Kısa sürede artınca şaşırdım hatta eşimi uyandırıp gösterdim. Gece yarım civarı yattım, çok rahatsız uyudum, sabaha karşı dayanamadım. Eşimi uyandırdım, "oğlana dikkat etmesini rahatlayabilmek için duş alacağımı" söyledim. Saat 5.00'te duştan çıktım vücudum felaket haldeydi, önceden sivrisinek ısırığı büyüklüğünde olan döküntülerden bazıları (örneğin göğüs üzerindekiler) elim büyüklüğünde kabartılara dönüşmüş, şişmişti. Çok yaygın, yanan, kaşınan döküntülerle saat 7.00'ye kadar dayanabildim, Kadıköy Şifa Ataşehir'i arayarak geçen sene gittiğim cildiyeciden randevu adım. Annemleri de çağırdım, doktora babamla gittik. Babam zaten görür görmez ürtiker olduğunu söylemişti, onun uzmanlık dalı ile de biraz ilgili olduğu için "iğne ve hap tedavisi uygulanacağını büyük ihtimalle 2-3 gün içinde geçeceğini" de söyledi.
Halk arasında "kurdeşen" de denen ürtiker tedavisinde allerji hapları, gerekirse (ki gerekiyor) kortizon uygulaması (iğne ile, serumla ya da ağızdan) kullanılıyor. Doktorum hemen kalçadan 2 iğne (biri allerji için diğeri kortizon) ve 2 ilaç (allerji hapları) ile tedaviye başlamamızı, rahatlama olmazsa ilave bir ilaç daha alacağımı, geçmezse tedaviyi yeniden düzenleyeceğimizi söyledi. Ne yazık ki geçmedi, hatta sonraki günler artarak devam etti, bir kere daha kalçadan 2 iğne, sonra damardan kortizon, var olan haplara ek olarak ağızdan günde 3 kere kortizon hapları tedavime eklendi. Tüm bunlara rağmen ancak 5-6 gün sonra azalma başladı.
Bugün itibariyle iyiyim, tamamen geçmedi bu yüzden haplara (kortizon+alleri hapları ) 15 gün kadar devam edeceğim, umarım ondan sonra tamamen biter bu kabus.
Peki neden olmuş? Kesin sebep yok. Akut durumlarda en önemli 3 etken ilaç, stres ve gıda. İlaç kullanmıyordum stres ve gıda etkili olabilir ama (lordan şüphelendik önce) babam tek başına gıdadan olsa bu kadar şiddetli ve inatçı olamayacağını, ancak tetikleyici bir neden olabileceğini belirtti. Diyete girmiş olmak, son dönemlerde çocukların bakımından dolayı bunalmış olmak önemli etken sanırım.

Bu arada Diyet..

Bu durum yediklerimi ve diyetimi çok etkiledi tabi. Hem de ne etkilemek. Şahtı şahbaz oldu diyebilirim bu duruma :) Zaten istediğimi yiyemiyordum seçenekler çok daha kısıtlandı. İki bakımdan dikkat etmek zorundayım:
1) Kortizon kullanıyorum ve şişmemek için, vücudum tuz tutmasın diye bir gram bile tuz almamalıyım. Unlu ve şekerli gıdalar da yenmemeli. Ayrıca 3-3.5 lt kadar su içmeye çalışıyorum. Yemekleri tuzsuz yapmanın yanı sıra zeytin, peynir, ekmek vb. ürünleri de yiyemiyor ya da tuzsuz olanlarını (örneğin tuzsuz ekmek) tercih ediyorum.
2) Alerji yapabilecek gıdalardan uzak durmalıyım. Bunlar arasında tüm kuru yemişler, yumurta, süt ürünleri, domates, muz, kivi, çilek vb. meyveler, balıklar ve deniz ürünleri, baharatların pek çoğu, sakatatlar ve şarküteriler ve bunlarla pişirilmiş gıdalar (örneğin domatesli bulgur pilavı) var. Yani ne var ne yoksa yasak. Hele ilk günlerde hayvansal proteinler de yasak olduğu için neredeyse hiçbir şey yiyemedim. Patates haşlaması ve elma ile geçirdim birkaç günü. Hoş zaten ilaçların uyutucu etkisi yüzünden paso uyudum :)

Sonuç

Her şerde bir hayır vardır sözü burada kullanmak için çok uygun. İki bakımdan faydası oldu oldu bana durumun:
Birincisi ilk haftanın sonunda 97.4'ten 95.2'ye düştüm. Yani haftada 2.2 kg verdim ki bu son derece iyi. Diyetisyene giderken haftada 1 ve üzeri sonuçlar çok başarılı sayılıyordu :)
İkincisi bu derece sıkı diyet yapınca diyet konusuna iyice angaje oldum. Yani bu duruma mecburen alıştım diyelim. Benim gibi herşeyi tuzlu seven biri "en kalorisiz yiyecek bile nimetmiş, yeter ki bir gıdımcık tuz atabilseydim" dersini çıkardı. Bünye daha az yemeye biraz daha sancısız şekilde alışmaya başladı. Bol su içmeyi alışkanlık haline getirmeye başladım. "Vaktim yok, çocuklardan mümkün olmuyor" bahanelerini biraz kırdım. Tamamen kıramam çünkü bu benim hayatımın gerçeği! Çocukların yemeği, tuvaletleri, oyunları vb. derken arada ara öğünümü hazırlayayım, su içeyim zor gerçekten ama bunlara pratik yollar bulabiliyor insan. Bu pratik yolları da sonra yazayım artık çünkü oldukça uzun oldu ve yoruldum :)

29 Mart 2010 Pazartesi

Başlıyorum..

Nerden başlasam, nasıl anlatsam.. Yok Bodrum Bodrum diye devam etmeyeceğim tabii. Yarın başlayacağım diyetin aşamalarını, günahıyla sevabıyla yaşadıklarımı buraya yazmayı istiyorum. Belki kayda alarak, yazarak devam edersem daha başarılı olurum, kimbilir?
Hedefim ne, ne kadar zamanda kaç kilo vermek istiyorum, nasıl yapmayı planlıyorum.. Başlangıç yazısında bunlardan bahsetmeyi düşünmüştüm ama neresinden başlayacağımı bir türlü kestiremedim.En iyi başından başlamak.

Kilolarım ve Ben

Çocukluğumdan beri zayıf olmadım ben, ama fazla kilolu da değildim. Lisede bir ara kilolarıma taktığımı sonra zayıfladığımı, üniversitenin son yıllarında tombullaştığımı hatırlıyorum. Ama şimdi o zamnki resimlerime baktığımda olsun olsun en fazla 3-4 kilo fazlamın olduğunu görüyorum. Balık eti denilebilecek, rahatça 38 bedene girebildiğim kilolardaymışım.

Oysa şu anda hayatımın en kilolu dönemindeyim. Çevreme tam kilomu söylemeye utandığımdan, diyetle ilgili konuları (diyeti nasıl olsa bozarım diye)konuşmadığımdan buraya tüm detaylarıyla yazmak istiyorum:
Şu anda tam 95 kiloyum :( 1.65 boyundayım, 34 yaşındayım ve iki çocuk annesiyim. Ve yaklaşık 30 kilo vermem gerekiyor.

Nasıl Hissediyorum?

Hala yeterli kararlılıkta değilim sanırım, çünkü yukarı satırda dolu dolu "30 kilo vermeyi hedefliyorum" diye yazmak gelmedi içimden. Geçtiğimiz birkaç ay içinde çeşitli defalar diyete başladım, en uzunu 1 hafta sürdü. Oysa kararlılıkla, uzun sürede, sağlıklı bir beslenme düzenine geçmem gerektiğinin bilincindeyim.
Zayıflamak hayatımı her yönü ile daha kaliteli kılacak, daha sağlıklı olacağım, daha güzel görüneceğim vb. vb. beni motive etmesi gereken o kadar çok şey var ki.. O zaman neden? Neden daha iradeli olamıyorum? Bir alışkanlıktan vazgeçmek o kadar kolay olmuyor çünkü. Daha önce ben de şişman insanlar için böyle düşünürdüm: "Biraz tutsalar boğazlarını zayıflarlar, nasıl olur da bunu yapamazlar?" ama öyle olmuyor işte. Tıpkı sigarayı bırakmak gibi bir şey. Belki de hayatımızdaki bazı eksiklikleri yemek yiyerek doldurmaya çalışıyoruz. Mutsuz olduğumu söyleyemem doğrusu ama hayatım oldukça stresli. İşten ayrılmak, biri 3 yaşında diğeri henüz yaşına bile basmamış iki bebekle uğraşmak hiç kolay değil. "Bloğum olsun, diyet günlüğü tutayım" demek iki satır yazmak bile benim için lüks. Ancak bu saatte fırsat bulabiliyorum buna.

Diyet Hikayelerim

Çok kilo alıp veren, onlarca diyet denemiş biri değilim ben. Ama yaklaşık 10 yıldır kilolarımla derdim var.
Asıl kilo almaya okul bitip çalışma hayatına atılınca başladım. Sonra evlenip kriz döneminde 2 sene işsiz kalmak (2000-2002) iyice kilo almama sebep oldu.
Öğrenciylen 57-58 civarındaydım, evlenirken 60 kiloya çıktım. Sonraki yıllarda önce, 65-67 civarına sonra 70-72 kiloya çıktım. (Şimdi düşünüyorum asıl tehlike çanları o zaman çalmalıymış o zaman önemseyip bir adım atsaymışım çok daha kolay olacakmış her şey.) Uzunca bir süre bu aralıkta kaldıktan sonra yönetici oldum ve daha fazla masa başında zaman geçirmeye başladım, böylece 77 kiloya çıktım ve 2006 yılına kadar böyle devam ettim.
Bu arada bir kere karbonhidrat diyeti yaparak 9 kilo verdim (sanırım 2004 yılında) bunun dışında hiç diyet denemedim ve çok da şikayetçi değildim. 2006 sonunda hamile kaldım ve o zaman "eyvah" dedim "şimdi fil gibi olacağım". Hiç korktuğum olmadı hamileliğimde özel bir diyet uygulamadığım halde sadece 8-9 kilo aldım. Lohusalığın ilk haftalarında da hemen kilolarımı vermeye başladım. Ama ne olduysa 20 günlük lohusalığımdna sonra oldu, birden acaip şekilde iştahım açılmaya, müthiş tatlı istemeye başladım. Böylece şişmanlamaya başladım. İşi de bırakınca iyice saldım kendimi. Tartılmıyordum da bu arada, umurumda da değildi kilolar. 1 sene böyle geçtikten sonra bir gün tartılmaya karar verdim ve gözlerime inanamadım :94 kiloydum.
Uzun süredir kilolu olsam da hiç 90'lı kilolarla tanışmamıştım. Aklımı başıma topladım, kesin karar verdim ve diyetisyene giderek ilk gerçek diyetime başladım.

Diyetisyen Maceram

Son derece faydalı bir maceraydı. Kararlı olunca herşeyi başarıyorsunuz, tabii uzman yardımı da çok önemli. Hiç kendimi zorlamadan sadece irademi kullanarak, diyetisyenin tavsiyelerine uyarak 3 ayda 14 kilo verdim. Bir süre ara vermemizi önerdi diyetisyenim, koruma diyeti uygulayarak geçirelim bu süreyi dedi. Fakat ben sonra arayı uzattım; "zaten listem var, bildiğim bir şey için nedne her ay 250 lira vereyim" düşüncesi; biraz da zamanlamadan ötürü (yaz tatilindeydik, seyahate çıkıyorduk sık sık) arayı uzatmıştım derken ikinci hamileliğimi öğrendim ve bu macera burada bitti. Ama değerli tavsiyeleri ve verdiği listeler yanıma kar kaldı.

Son Olarak
Eh bir başlangıç yazısı olarak çok uzadı. İkinci hamilelikte gene sadece 8 kilo aldım ama gene aynı şeyleri yaşadım, lohusalıkta acaip kiloaldım ve ipin ucunu kaçırdım. Artık 90'lı kiloları da kanıksamıştım. Aylardır bu yüzden gerekli gücü toparlayamıyorum. Artık doktor olan ailem de duruma el koydu onların da gazıyla yarın yeniden diyete başlıyorum. Bu diyette diyetisyenimin bana verdiği beslenme planını uygulamayı ve haftada bir kere tartılarak buraya yazmayı düşünüyorum. Diyetisyenimin listesi, yaptığım ve yediğim yemekler bunların tarifleri, yaptığım kaçamaklar da yazmak istediklerim arasında. Tabii vakit bulursam ve herşeyi yine tavsatmazsam...
Hadi bakalım gazam mübarek olsun :)